Mutluluk… Bir Teori

Mutluluğun önemli bir kısmını geçmiş anıların hatırlanması oluşturur. Duyular yoluyla aldığımız zevk çoğu zaman geçmiş anılarımızdan, hafızamızdaki imgelerden referans alir. Bu şekildeki zevk kaynakli mutluluk bir şeyi ilk kez yaptığımızda aldığımız heyecan kaynaklı mutluluktan farklıdır. Bazı şeyleri ilk kez yaptığımızda duyduğumuz mutluluk daha çok heyecandan kaynaklanan bir zevk patlamasıdır. Aynı şeyi ikinci kere yaptığımızda ise artık hatırlama mekanizması devreye girer ve çağrışım yolu ile mutlu oluruz. Sevgili ile olan ilk birliktelik, heyecan dolu bir macera iken daha sonraki buluşmalar onun kokusu, görüntüsü, sesi gibi uyaranların beynimizdeki karşılığı olan bölgelerden gelen bir zevk sinyalidir. İşte bu nedenlerle anılar çok önemlidir.

Geçmişte yaşanmış mutlu anlar ve bu anlarda bulunduğumuz mekanlar, beraber olduğumuz kişiler, duyduğumuz kokular gelecekteki çağrışımlarımız için birer yapım araçlardır. Tekdüzeliğin insanı bunaltmasının nedeni aynı malzemelerle yani aynı anılarla beslenen beynin artik referans olarak kullandığı aletlerinin eskimesidir. Beyindeki bu nöron yorgunluğu ancak yaşantıya yeni bir olayin girdisi ile giderilebilir. Bu bir tatil, yeni bir aşk veya bir iş değişikliği olabilir.

Geçmişte, özellikle de yetişkinliğe kadar olan dönemde yaşanmış kötü anılar mutsuzluğun kaynağı olabilirler. Böyle anılar ile dolu olan bir beyin artık o döneme ait kokuları, kişileri mekanları reddeder. Hatta o dönemde bulunduğu iklime veya ekolojiye bile tahammül edemez hale gelebilir. Güneşli bir kentte büyümüş kişi ordaki anıları kötü ise yağmurlu bir kentte kendini daha iyi hissedebilir. Sevindirici olan taraf, verimli çalışan bir beynin, geçmişin kötü anılarını tamir ederek onları ayıklayabilme, kişiye her zaman sağlam malzemeler sunma yeteneğidir. Bunu bilinç yerinde iken yapamayan beyin uykuya ihtiyaç duyar. Ne zaman ki beynimizde böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulur işte o zaman uykumuz geliverir.